Yağmuru çağırmak için güzelleşebildiğimiz kadar güzelleştik o gece.
camdan içeri girmeye çalışırken o loş ışığa ulaşabilecek hıza sabitleyip kanatlarını,
hızı olduğundan daha hızlı,
kanadı olduğundan daha hafif,
olduğundan daha kuş, sonra;
bir sarsıntı ile cama çarpıp yere düşen bir kuş oldu bütün güzellemeler.
sersemledik,
kendimize geldik ve yönünü şaşırmış bir kuş olduk hep birlikte.
o gün öğrendim. bir kuş cama çarpıyor ise o ev süleyman kokar imiş.
"kalbinizi kuşatmaya geldim"
demiyorum.
çünkü çoktan bu yana kâbil gibi,
herat gibi kuşanmış kalpleriniz var,
biliyorum.