Marduk, 36.000.000.000 kilometre uzaklıkta olup, 3661 yılda bir dönerek dünyaya yakın geçiş yaptığı varsayılan gaz gezegen. İsmini Babil tanrılarının kralı olan Marduk'tan alır.
Bu gezegene Sümer Yazıtları'nda "Geçiş Gezegeni" anlamına gelen "Nibiru" denir. Babil astronomları ise ona, güçlü tanrıları Marduk'un adını verdi. Mısır belgelerinde, "Milyonlarca Yılın Gezegeni" diye geçiyor. Gezegenin neden olduğu en büyük felaketin 13.000 yıl önceki Nuh Tufanı olduğu söylenmektedir. Son yörünge geçişini, M.Ö. 1649'da yapan gök cismi, Thera yanardağının patlamasını da içeren bir dizi doğal âfete neden olmuş, Mısır’dan Çıkış mitlerine esin kaynağı oluşturmuş, Yakın Doğu başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde siyâsi ve sosyal dengeleri altüst etmiştir.[1]
Marduk, Babil ve Asurluların yaradılış destanlarında yer alan, tanrıların en bilgesi ve güçlüsüdür. Alexander Heidel'in yazdığı ve Türkçe'ye de çevrilen Enûma Eliş (Vaktiyle Yukarıda.) kitabında adı geçen bir yaradılış destanı kahramanı. Kötü tanrı Tiâmat'ı öldürmesi için özel olarak görevlendirilen ve onu öldürerek Babil şehrini kuran, yeri ve göğü yaratan, kendisine destek veren iyi tanrılara hizmet etsin diye insan soyunu da yaratan tanrı. Destan bir kısmı tamamıyla tahrip olmuş 7 kil tablet deşifre edilerek günümüze kazandırılmış. Yazıldığı tarih için ise, M.Ö. 700'den 1600 yılına kadar uzanan geniş bir aralığı söz konusu.
Son yörünge geçişini, M.Ö. 1649'da yaptığı iddia edilen Marduk, bir mite göre Thera yanardağının patlamasını da içeren bir dizi doğal âfete neden olmuş, Mısır’dan Çıkış mitlerine esin kaynağı oluşturmuş, Yakındoğu başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde siyasi ve sosyal dengeleri altüst etmiştir.[2]
Maya kozmolojisine göre içinde bulunduğumuz çağın, yani Beşinci Güneş'in bitiş tarihi olan 2012 yılının baş kahramanı, yine bu gizemli gök cismidir. Mayaların takvimine göre Marduk'un dünyaya yaklaşma tarihi kesin. Binlerce yıl önce Meksika'da Mısır piramitlerine benzeyen dev anıtlar inşa edebilen Maya kavminin bu takvimi nasıl bir bilgiyle hazırladığı tam olarak bilinmiyor. Aynı tarihlerdeki Sümer, Akad ve Babil belgelerinde de aynı dev gezegenden ya da gök cisminden sembolik olarak söz ediliyor. Hititler ve Asurlar Marduk'u kil tabletlere resmetmişlerdir. Bu tabletler şu anda İstanbul'daki müzelerdedir.
Bilim çevreleri tarafından son yıllarda Güneş Sistemindeki 9. gezegen olduğu belirlenmiş ve belirli aralıklarla Dünya'ya çok yaklaştığı tespit edilmiştir. Sümerler tarafından Nibiru olarak adlandırılan gezegenin, bugüne kadar sadece 1983 yılında IRAS kızılötesi teleskopu sayesinde görülebildiği iddia edilmektedir.[1]
Uranüs gezegeninin yörüngesinde- ki tedirginlikleri bilinmeyen başka bir gezegenin yapabileceği varsayımından hareketle Neptün gezegeninin keşfi, matematiğin bir zaferi oldu. Bundan sonra Neptün gezegeninin yörüngesindeki düzensizliklerden yola çıkılarak 9. gezegenin bulunması için matematikçiler ve gökbilimciler seferber oldular. Sonunda Plüton gezegeni 1930 yılında bulundu.